Layer-1 mi Layer-2 mi? Kripto Altyapısını Anlamanın Anahtarı Bu Rehberde
Kripto para dünyasında yaşanan hızlı gelişmeler, altyapı teknolojilerine dair temel kavramların daha geniş kitlelerce anlaşılmasını zorunlu hâle getiriyor. Özellikle blok zinciri sistemlerinin nasıl işlediği ve bu sistemlerin katmanlı yapısı, yani Layer 1 ile Layer 2 ayrımı son dönemde daha fazla merak edilir oldu. Bu rehberde, blok zinciri teknolojisinin çalışma prensiplerinden başlayarak, Layer 1 ve Layer 2 çözümlerinin ne anlama geldiğini ve neden bu kadar önemli olduklarını detaylı biçimde ele alıyoruz. Temel amaç, kripto teknolojisini yalnızca yüzeyde değil, altyapı düzeyinde de anlamanızı sağlamak.
Blok Zinciri Nedir, Neden Önemlidir?
Blok zinciri, verilerin güvenli, değiştirilemez ve merkeziyetsiz biçimde saklanmasını sağlayan yenilikçi bir teknolojidir. Bu sistemde işlemler, tek bir merkeze bağlı olmadan, dünyanın dört bir yanındaki bilgisayarlar tarafından doğrulanır ve ağın geneline yayılır. Böylece herhangi bir kurum ya da kişi tarafından manipüle edilemeyecek bir kayıt yapısı oluşur. İlk olarak Bitcoin ile duyulan blok zinciri, bugün çok daha geniş bir kullanım alanına sahiptir; kripto para işlemlerinden dijital kimlik sistemlerine, tedarik zinciri takibinden oy kullanma altyapılarına kadar pek çok farklı alanda kullanılmaktadır.
Bu teknolojiyi bu kadar önemli kılan temel faktör, kullanıcılar arasında güveni dijital yollarla sağlayabilmesidir. Geleneksel sistemlerde güven, genellikle üçüncü taraf kurumlarla sağlanırken, blok zinciri bunu yazılım, kriptografi ve dağıtık yapı sayesinde doğrudan sistemin kendisine entegre eder. Şeffaflık, izlenebilirlik ve veri bütünlüğü gibi özellikler, blok zinciri sistemlerini yalnızca kripto para yatırımları için değil, dijital çağın birçok ihtiyacı için temel altyapılardan biri hâline getirmektedir.
Blok Zinciri Nasıl Çalışır?
"Blok zinciri nasıl çalışır?" sorusu, öncelikle onun merkezi olmayan, dağıtık yapısıyla açıklanabilir. Geleneksel veri tabanlarının aksine, blok zincirinde veriler tek bir sunucuda tutulmaz; ağdaki tüm katılımcıların erişiminde olan dağıtık bir yapıya kaydedilir. Her katılımcı (node), blok zincirinin güncel hâlini kendi bilgisayarında barındırır ve bu da ağı daha güvenli, şeffaf ve dayanıklı hâle getirir.
Bir işlem gerçekleştiğinde, bu işlem ağda duyurulur ve geçerliliği, zincirin kurallarına uygunluk açısından kontrol edilir. İşlemler belirli aralıklarla bir araya getirilir ve yeni bir blok oluşturmak üzere sıraya alınır. Bu yeni blok, ağın tamamı tarafından doğrulandıktan sonra zincire eklenir.
Bloklar ve Zincirler Nasıl Oluşur?
Blok zinciri, adından da anlaşılacağı gibi, birbirine bağlı veri bloklarından oluşan bir zincir yapısıdır. Her blok, belirli sayıda işlemi içeren bir veri yapısıdır ve üç temel bileşenden oluşur:
Blok Başlığı (Block Header):
- Önceki Blokun Hash Değeri: Bu, zincirin sürekliliğini sağlar. Her blok, kendisinden önceki blokun hash değerini içererek, bloklar arasında kriptografik bir bağ kurar.
- Zaman Damgası: Blokun oluşturulduğu zamanı belirtir.
- Nonce Değeri: Özellikle Proof of Work (PoW) mekanizmasında, belirli bir zorluk seviyesini karşılayan hash'i bulmak için kullanılan rastgele bir sayıdır.
- Merkle Kökü (Merkle Root): Blok içindeki tüm işlemlerin hashlerinin özetini temsil eder. Bu yapı, işlemlerin bütünlüğünü ve hızlı doğrulamasını sağlar.
İşlem Verileri: Blok içinde yer alan ve kullanıcılar arasında gerçekleşen işlemleri içerir. Bu işlemler, genellikle bir Merkle ağacı yapısında organize edilir.
Blok Boyutu ve Sürüm Bilgisi: Blokun toplam boyutunu ve kullanılan protokol sürümünü belirtir.
Yeni bir blok oluşturulurken, ağdaki düğümler (nodes) tarafından önerilen işlemler toplanır ve yukarıda belirtilen yapıya uygun olarak bir blok hâlinde düzenlenir. Bu blok, ağın konsensüs mekanizmasına göre doğrulanır. Örneğin, Bitcoin ağı PoW kullanırken, Ethereum ağı PoS mekanizmasına geçmiştir.
Blok doğrulandıktan sonra, zincire eklenir. Her yeni blok, önceki blokun hash'ini içerdiğinden, zincirin herhangi bir noktasındaki bir değişiklik, sonraki tüm blokların geçersiz olmasına neden olur. Bu yapı, blok zincirinin değiştirilemezliğini ve güvenliğini sağlar.
Hash Fonksiyonları ve Güvenlik
Blok zinciri sistemlerinde güvenliğin temel taşlarından biri, kriptografik hash fonksiyonlarıdır. Bu fonksiyonlar, herhangi bir veri girdisini sabit uzunlukta ve benzersiz bir çıktı değerine dönüştürür. En çok kullanılan algoritmalardan biri olan SHA-256, Bitcoin blok zincirinde tercih edilmektedir. Bu algoritma, ne kadar büyük olursa olsun her türlü veriyi 256 bitlik (64 karakterlik) bir hash'e çevirir. En önemli özelliklerinden biri, giriş verisinde yapılacak en küçük bir değişikliğin bile tamamen farklı bir hash sonucu üretmesidir.
Blok zinciri yapısında her blok, bir önceki blokun hash'ini içerdiğinden, zincirdeki herhangi bir veri değişikliği sonraki tüm blokların yapısını bozar. Bu sayede sistem, geriye dönük müdahalelere karşı doğuştan dirençlidir. Ek olarak, hash fonksiyonları sadece veri bütünlüğünü korumakla kalmaz, aynı zamanda ağın konsensüs mekanizmalarında da kullanılır. Özellikle Proof of Work gibi modellerde, geçerli bir blokun hash'ini bulmak, belirli bir zorluk seviyesine ulaşmayı gerektirir. Bu da hash rate açısından maliyetli bir süreçtir ve kötü niyetli aktörlerin sisteme zarar vermesini zorlaştırır.
Kısacası, hash fonksiyonları blok zinciri ağlarının hem yapısal bütünlüğünü hem de güvenlik altyapısını sağlayan temel unsurlar arasında yer alır.
Konsensüs Mekanizmaları (PoW, PoS)
Blok zinciri ağlarının güvenli, tutarlı ve merkeziyetsiz biçimde çalışabilmesi için bir "ortak karar alma" yöntemine ihtiyaç vardır. Bu yöntemlere konsensüs mekanizmaları denir. Her katılımcının (node) aynı işlem geçmişini paylaştığından emin olmak ve kötü niyetli girişimleri engellemek için bu mekanizmalar hayati öneme sahiptir. En yaygın iki model: Proof of Work (PoW) ve Proof of Stake (PoS) olarak öne çıkar.
Proof of Work, en çok Bitcoin ile bilinen sistemdir. Bu modelde, yeni bir blok eklemek isteyen madenciler karmaşık matematiksel problemleri çözmek zorundadır. Bu işlem, yüksek miktarda hash rate gerektirir ve ciddi enerji tüketimiyle gerçekleşir. Bu zorluğun amacı, ağa katkı sağlayanların gerçekten emek harcamış olmasıdır. İlk geçerli çözümü bulan madenci, yeni bloku zincire ekler ve ödül kazanır. Bu sistem güvenlidir, ancak ölçeklenebilirlik ve enerji verimliliği açısından bazı sınırlamalara sahiptir.
Proof of Stake ise kaynak israfını azaltmayı hedefleyen alternatif bir modeldir. Bu yöntemde blok üreticileri rastgele seçilir, ancak bu rastgelelik bazı kriterlere dayanır: ağa ne kadar token yatırıldığı (stake edildiği), bu stake'in süresi ve ağ üzerindeki geçmiş katkılar gibi. PoS sayesinde işlemler daha hızlı ve enerji tasarruflu hâle gelir. Ethereum gibi büyük projeler, bu nedenle PoW'dan PoS'a geçiş yapmıştır.
Her iki mekanizma da farklı ihtiyaçlara ve ölçeklere hizmet eder. PoW daha yüksek güvenlik ve merkeziyetsizlik sunarken, PoS daha hızlı ve sürdürülebilir bir alternatif olarak dikkat çeker.
Layer-1 Nedir?
Layer 1, bir blok zinciri ağının ana protokol katmanını ifade eder. Bu katman, işlemlerin doğrudan işlendiği ve zincire kaydedildiği temel altyapıyı oluşturur. Bitcoin, Ethereum, Solana ve BNB Chain gibi projeler, Layer 1 blok zincirlerine örnek olarak gösterilebilir. Bu ağlar, hem veri doğrulama hem de blok üretme süreçlerinin doğrudan kendi üzerinde gerçekleştiği, bağımsız ve eksiksiz sistemlerdir.
Layer 1 ağları, güvenlik, merkeziyetsizlik ve işlem geçerliliğini sağlamakla sorumludur. Bu nedenle genellikle kapsamlı bir düğüm ağına, yerleşik konsensüs mekanizmalarına (PoW, PoS vb.) ve akıllı sözleşme altyapılarına sahiptirler. İşlemler bu katmanda doğrudan zincire yazıldığı için yüksek düzeyde güvenlik sağlanır, ancak bu durum işlem başına maliyetin ve sürenin artmasına neden olabilir.
Bir Layer 1 zincirin performansı genellikle şu üç ölçütle değerlendirilir:
- İşlem Hızı (TPS - Transactions per Second)
- Ağ Güvenliği
- Ölçeklenebilirlik
Ancak bu üç unsurun aynı anda maksimum düzeyde sağlanması zordur. Bu duruma "blok zinciri üçlemi" (blockchain trilemma) denir. Örneğin Bitcoin ağında güvenlik ve merkeziyetsizlik üst düzeydeyken, işlem hızı sınırlıdır. Ethereum, yüksek esneklik ve akıllı sözleşme desteği sunmasına rağmen, yoğunluk zamanlarında yüksek gas ücretleri ve ağ tıkanıklığı yaşanabilir.
Bu sınırlamalar, Layer 2 çözümlerinin neden ortaya çıktığını da anlamamıza yardımcı olur. Bunları bir sonraki başlıkta ele alacağız.
Layer-2 Nedir?
Layer 2, bir blok zinciri ağının üzerinde çalışan ve Layer 1'in sınırlamalarını aşmayı amaçlayan ikincil protokol katmanıdır. Temel amacı, özellikle Layer 1'de yaşanan ölçeklenebilirlik ve verimlilik sorunlarını çözmektir. Layer 2 çözümleri, işlemleri doğrudan ana zincirde (Layer 1) gerçekleştirmek yerine, zincir dışı (off-chain) veya zincire paralel şekilde işler ve yalnızca gerekli sonuçları ana ağa gönderir. Bu sayede işlem hızı artar, ağ üzerindeki yük azalır ve kullanıcılar için maliyet düşer.
Teknik olarak Layer 2 sistemleri, işlem bütünlüğünü korumak adına ana zincire bağlı şekilde çalışır ve güvenliğini Layer 1'in altyapısından alır. En yaygın kullanılan Layer 2 yaklaşımları şunlardır:
- Rolluplar: Birden fazla işlemi tek bir işlemde birleştirerek (bundle) Layer 1'e gönderen çözümlerdir.
- Optimistic Rollup: İşlemlerin doğru olduğu varsayılır, ancak sahtecilik denetimi için belirli bir itiraz süresi bulunur (ör. Arbitrum, Optimism).
- ZK-Rollup (Zero-Knowledge): Her işlem grubu için kriptografik bir ispat (zero-knowledge proof) üretir. Bu ispat, Layer 1'e gönderilerek işlemlerin geçerliliği doğrulanır (ör. zkSync, StarkNet).
- State Channels (Durum Kanalları): İki taraf arasında zincir dışı çok sayıda işlem yapılmasına olanak tanır. Yalnızca başlangıç ve sonuç verileri zincire kaydedilir. Bu yöntem, anlık işlemler için oldukça etkilidir.
- Plasma: İşlem verilerini zincir dışında işleyip, yalnızca hashleri ana zincire gönderen bir yapıdır. Ancak ZK ve Optimistic Rollupların gelişimiyle birlikte kullanımı azalmıştır.
- Validium: ZK-Rolluplara benzer şekilde çalışır ancak veri kullanılabilirliğini Layer 1 dışında tutar; bu da bazı durumlarda performans avantajı sağlar.
Layer 2 çözümlerinin en büyük avantajı, Layer 1'in sunduğu güvenlik modelini korurken daha düşük işlem ücretleriyle saniyede çok daha fazla işlem (TPS) gerçekleştirebilmesidir. Ethereum gibi yoğun ağlarda bu çözümler, ağ tıkanıklığını azaltmak ve kullanıcı deneyimini iyileştirmek için kritik bir rol oynamaktadır.
Layer-1 ve Layer-2 Arasındaki Farklar
Layer 1 ve Layer 2 çözümleri, aynı blok zinciri altyapısının farklı katmanlarında işlev gören tamamlayıcı yapılar olarak düşünülebilir. Aralarındaki temel fark, işlemlerin işlendiği yer ve ağ üzerindeki yükü yönetme biçimidir. Layer 1 doğrudan ana zincirin kendisiyken, Layer 2 çözümleri bu zincirin üzerine inşa edilen yardımcı sistemlerdir.
Layer 1 sistemleri güvenlik ve merkeziyetsizlik açısından en üst düzey kontrolü sağlarken, Layer 2 çözümleri işlem hızını ve ölçeklenebilirliği ön planda tutar. Bu nedenle kullanıcı deneyimi ve ağ verimliliği açısından her iki katmanın da farklı avantaj ve dezavantajları vardır.

Hangi Durumda Hangi Katman Tercih Edilmeli?
Layer 1 ve Layer 2 çözümleri farklı ihtiyaçlara hizmet ettiği için hangisinin tercih edileceği çoğunlukla kullanım amacına ve işlem önceliklerine bağlıdır. Güvenlik, işlem hızı, maliyet ve ağ yoğunluğu gibi faktörler, bu tercihte belirleyici olur.
Layer 1, işlem güvenliğinin en yüksek seviyede tutulması gereken durumlar için idealdir. Büyük değerli transferler, uzun vadeli akıllı sözleşmeler, zincir üstü yönetişim süreçleri gibi işlemler doğrudan ana zincirde yürütüldüğünde daha sağlam bir güvenlik katmanı sağlanır. Ancak işlem ücretleri genellikle daha yüksektir ve yoğunluk durumunda işlem süresi uzayabilir.
Layer 2 çözümleri ise yüksek işlem hacmi gerektiren, maliyet duyarlılığı olan ve hızın ön planda olduğu senaryolarda öne çıkar. Mikro ödemeler, DeFi işlemleri, NFT alım satımları, zincir üstü oyunlar (on-chain gaming) gibi durumlarda Layer 2 kullanmak hem maliyetleri düşürür hem de kullanıcı deneyimini iyileştirir. Aynı zamanda Layer 1'in sunduğu güvenlik yapısına bağlı kaldığından dolayı temel güvenlikten taviz verilmeden ölçeklenebilirlik sağlanmış olur.
Örnek senaryolar:
- Bir yatırımcı, 5 ETH'lik bir soğuk cüzdan transferi yapmak istiyorsa doğrudan Ethereum Layer 1'i kullanmak daha güvenlidir.
- Her gün 20 dolarlık stabil coin transferi yapan bir kullanıcı için Layer 2 (örneğin Arbitrum) daha ucuz ve hızlı bir alternatiftir.
- NFT minting projeleri, yoğun ağ dönemlerinde Layer 2 çözümleriyle çalışarak gas ücretlerinden tasarruf edebilir.
Sonuç olarak, Layer 1 ve Layer 2 birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Kullanıcının önceliğine göre doğru katmanı seçmek, hem maliyet hem de verimlilik açısından stratejik bir karar olur.
Neden Layer-2'lere İhtiyacımız Var?
Blok zinciri teknolojisi, güvenlik ve merkeziyetsizlik açısından son derece güçlü bir yapı sunsa da, bu yapının işlem hızı ve ölçeklenebilirlik gibi yönlerde sınırlamaları bulunur. Özellikle kullanıcı sayısı arttıkça, ağın işlem kapasitesi yetersiz kalabilir ve bu da daha yüksek işlem maliyetlerine ve yavaşlayan onay sürelerine yol açar. İşte bu noktada Layer 2 çözümleri, Layer 1'in taşıyamadığı yükü hafifletmek üzere devreye girer.
Layer 2 protokolleri, işlemleri zincir dışı ya da zincire paralel şekilde işleyerek, ana ağın darboğazlarını ortadan kaldırmayı hedefler. Bu sayede kullanıcılar daha düşük ücretlerle, daha hızlı işlem gerçekleştirebilir. Aynı zamanda Layer 1'in güvenlik modeline bağlı kalındığı için, temel güvenlikten taviz verilmeden performans artışı sağlanır. Özellikle DeFi, NFT ve zincir içi oyunlar gibi yüksek hacimli uygulamalar için Layer 2 çözümleri artık bir tercih değil, zorunluluk hâline gelmiştir.
Ethereum Örneği Üzerinden Ölçeklenebilirlik Sorunu
Ethereum, yaygın kullanımı ve güçlü geliştirici ekosistemiyle en aktif Layer 1 blok zincirlerinden biridir. Ancak sınırlı işlem kapasitesi nedeniyle ağ zaman zaman yoğun trafikle baş edemez hâle gelir. Ortalama işlem kapasitesi yaklaşık 15-30 TPS ile sınırlı olan Ethereum'da, ağ tıkandığında kullanıcılar sıraya alınır ve işlemler yalnızca daha yüksek ücret ödeyenler için öncelik kazanır. Bu durum, özellikle yoğun dönemlerde gas ücretlerinin 50-100 dolar seviyelerine çıkmasına neden olmuştur.
Bu teknik sınırlamalar, yalnızca kullanıcı deneyimini olumsuz etkilemekle kalmaz; aynı zamanda küçük işlemlerin ekonomik olmaktan çıkmasına yol açar. Basit bir token transferi veya NFT mint işlemi bile yüksek maliyetli hâle gelir. Geliştiriciler ve kullanıcılar için sürdürülebilir olmayan bu ortam, Layer 2 çözümlerinin hızla benimsenmesine neden olmuştur. Arbitrum, Optimism ve zkSync gibi projeler, Ethereum'un ölçeklenebilirlik sorunlarına çözüm sunarken kullanıcıları yüksek işlem ücretlerinden ve bekleme sürelerinden büyük ölçüde kurtarmaktadır.
Türkiye'de Layer-2 Farkındalığı ve Kullanımı
Türkiye, kripto para benimseme oranı açısından dünyada önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. Ancak kullanıcı davranışlarına bakıldığında, altyapı teknolojilerine dair farkındalık düzeyinin hâlâ gelişmekte olduğu görülüyor. Özellikle Layer 2 çözümleri gibi daha teknik konular, yatırımcıların büyük kısmı tarafından yeni yeni keşfediliyor. Bunun temel nedenlerinden biri, kripto piyasasına katılımın genellikle kısa vadeli al-sat odaklı olması; bir diğeri ise teknik içeriklere Türkçe kaynaklardan ulaşmanın sınırlı olmasıdır.
Son dönemde bu durum değişmeye başladı. 2023-2024 döneminde Arbitrum ve StarkNet airdroplarının geniş kitlelere ulaşması, Layer 2 teknolojilerine olan ilgiyi gözle görülür şekilde artırdı. Pek çok kullanıcı, bu kampanyalar sayesinde rollup tabanlı ağlarla ilk kez tanıştı. Aynı zamanda Ethereum'un artan işlem ücretleri nedeniyle Layer 2'ye geçiş ihtiyacı, sadece teknik kullanıcılar arasında değil, günlük yatırımcılar arasında da konuşulmaya başlandı.
Yerli kripto topluluklarında Layer 2'lere dair farkındalığın artmasında sosyal medya, Telegram grupları ve içerik üreticilerinin payı büyük. Bunun yanında, bazı borsalar da bu alanda rol oynamaya başladı. Örneğin WEEX, kullanıcılarına Layer 2 destekli işlem imkanı sunarak hem daha düşük işlem ücretleri sağlıyor hem de Layer 2 altyapılarına erişimi kolaylaştırıyor. Bu gibi entegrasyonlar, Layer 2 teknolojisinin Türkiye'deki kullanıcılar tarafından daha fazla benimsenmesini sağlayabilir.
Türkiye'de Layer 2 farkındalığı artmaya devam ederken; bu teknolojinin avantajlarını tanıtan, Türkçe ve erişilebilir kaynakların çoğalması da kritik önem taşıyor. Özellikle kripto teknolojisi eğitimi Türkçe olarak sunulabildiğinde, sadece yatırımcılar değil, geliştiriciler ve akademik çevreler de Layer 2'nin sunduğu potansiyeli daha iyi değerlendirebilecektir.
Sonuç: Hangi Katman, Hangi Kullanıcıya Uygun?
Layer 1 ve Layer 2 çözümleri, blok zinciri altyapısının birbirini tamamlayan iki temel bileşenidir. Her biri farklı kullanıcı ihtiyaçlarına ve işlem senaryolarına göre avantajlar sunar. Bu nedenle "Hangi blok zinciri daha iyi?" sorusundansa, "Hangi durumda hangi blok zinciri daha uygun?" sorusunu sormak çok daha yerinde olur.
Eğer işlem güvenliğinin maksimum düzeyde olması gerekiyorsa (örneğin yüksek tutarlı transferler, uzun vadeli akıllı sözleşmeler ya da merkeziyetsiz yönetişim işlemleri) Layer 1 tercih edilmelidir. Bu katman, doğrudan zincir üstünde çalıştığı için en yüksek güvenlik ve veri bütünlüğünü sağlar; ancak işlem başına maliyet yüksektir ve ağ yoğunluğunda yavaşlama görülebilir.
Öte yandan, günlük işlemler, DeFi uygulamaları, NFT alım satımı ya da mikro ödemeler gibi yüksek hacimli ve düşük değerli senaryolar için Layer 2 çözümleri çok daha uygun bir seçenektir. Bu katman, işlem hızını artırırken maliyetleri düşürür ve Layer 1'in güvenlik modeline bağlı kalarak çalıştığı için temel güvenlikten de ödün vermez.
Yeni kullanıcılar için önemli olan ise, hangi katmanda işlem yaptıklarını anlamak kadar, bu deneyimi mümkün olduğunca kolay ve erişilebilir hâle getiren platformları tercih etmektir. WEEX gibi Layer 2 destekli platformlar, kullanıcı dostu arayüzleri ve düşük işlem ücretleriyle bu süreci kolaylaştıran seçenekler arasında öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, blok zinciri altyapısını anlamak ve katmanlı yapısını doğru değerlendirmek, sadece teknik bilgiye değil, bilinçli bir kullanım pratiğine de kapı aralar. Bu farkındalık, hem yatırım kararlarında hem de teknolojiyi daha verimli kullanma sürecinde belirleyici rol oynar. Siz de işlem maliyetlerini düşürmek ve Layer 2 destekli altyapıları deneyimlemek istiyorsanız WEEX gibi güvenilir platformlara göz atabilirsiniz.
Yasal Uyarı
WEEX ve ortakları yalnızca yasal olarak faaliyet gösterebildiği bölgelerde ve uygun kullanıcılara türev ve marjin işlemleri de dâhil olmak üzere dijital varlık alım satım hizmetleri vermektedir. Bu makalede yer alan içeriğin tümü genel bilgidir ve finansal tavsiye değildir, işlem yapmadan önce bağımsız tavsiye alın. Kripto para alım satımı yüksek risklidir ve fonlarınızın tamamen kaybıyla sonuçlanabilir. WEEX hizmetlerini kullanarak tüm ilgili riskleri ve şartları kabul etmiş olursunuz. Asla kaybetmeyi göze alabileceğinizden daha fazlasıyla yatırım yapmayın. Detaylar için WEEX'in Hizmet Şartları'nı ve Risk Aydınlatması'nı inceleyebilirsiniz.
Ayrıca bunları da beğenebilirsiniz
Kazandıranlar
Müşteri Desteği:@weikecs
İş Birliği (İşletmeler):@weikecs
Uzman İşlemleri ve Piyasa Yapıcılar:bd@weex.com
VIP Hizmetler:support@weex.com